İnsan hayatında varlığı konuşulmayan ancak herkes tarafından bilinen güdülerden biri cinselliktir. Erkek ve kadın arasındaki en tabi yakınlaşma olan cinsel ilişkiyi yönlendiren en önemli faktör, beynin salgıladığı hormonel değişimdir. Bu salgı ilişki isteğini ortaya çıkarırken, kişinin vücudunda da fiziksel değişimlerin oluşmasına sebep olur.
Beyinden gelen bu hormonel güdü, kişiye cinsel ilişkiye girme konusunda uyarı verecektir. Bu güdüyü etkileyen birçok detay varken, çiftlerin yaşam tarzı, yaş grubu, ilk birliktelik ya da alışılmış birlikteliklerdir. Yeni evli olan bir çiftte bu istek doğal olarak daha fazla olurken, orta yaşlı çiftlerde istekte azalma görülmesi son derece doğaldır.
Cinsellikte Sayı Değil Kalite Önemli
Cinsel ilişki sayısını erkekler açısından değerlendirdiğimizde sayının değil kalitenin önemli olduğuyla karşılaşmaktayız. Cinsellikte tam anlamıyla doyuma ulaşmak bir erkeğin cinsel ilişki isteğini giderecek ve kaliteyi sağlayacaktır. Genç erkeklerde gün içinde birkaç kez ilişkiye girme isteği ortaya çıkabilir.
Bu sayı normal bir sayıdır. Yeni evli çiftler bir hafta içinde 20 kere cinsellik yaşayabilmekte ve bu ilişkilerinin tamamı istenilen şekilde geçmeme olasılığına sahip olmaktadır. Bunun sebebi ise partner, ruh hali, fiziki durum, kaygı ve isteksizlik olarak sayılabilmektedir. Kişiden kişiye de değişim gösteren bu durumun bir rutini yoktur. O anki düşünce ve duygu durumu kişileri cinsel ilişki için hazır hale getirebileceği gibi, cinsel ilişki için hazırlanmış olan bütün ambiyansı da yok edebilecektir.
Cinsellikte Sayı Diye Bir Şey Yoktur
Cinsel ilişki sayısını çiftlerin ruh hali ve yaşam tarzı belirlemektedir. Cinsel ilişkiyi ortaya çıkaran en önemli detay vücudun adrenalin salgılamasıdır. Bu adrenalinin sağlanması için ise, gözler, beyin, alınacak olan ufak bir koku etkileşim sağlayabilir. Cinsel arzuları ve seks isteğini ortaya çıkaran en güçlü duygu ise partnere duyulan istektir. Uzun süreli ilişkilerde zaman içinde bu istek duygusu azaldığından çiftlerin birbirine olan arzulama duygusu da azalacak bu sebeple cinsel ilişki yaşama sayısı da istekten ziyade yalnızca bir ihtiyaç halini alacaktır.
Cinsel İlişki Yaşanmaması Bir Sağlık Sorunu Oluşturur Mu?
Cinsel ilişki için farklı söylemler bulunur. Bu söylemlerden en etkileyici olanını ise cinsel ilişkiye girmemenin bir sağlık sorunu yaşattığı söylemidir. Bu söylem tamamıyla yanlış olan bir söylemdir. Vücut hangi sebep veya şekille olursa olsun bir şekilde meni salgısını üretmektedir. Ve bu salgıyı uykuda da olsa, mutlaka ve mutlaka dışarıya atacaktır.
Bu sebeple cinsel ilişki yaşamamak, az sayıda yaşamak veya çok sayıda yaşamak sağlıkla ilgisi bulunmayan sadece psikolojik olan bir tepkimedir. Evli çiftlerde ya da birlikte olan kişilerde cinsel ilişki sayısını zorlama veya tecavüz durumları bulunmadığında kadın ve erkek birlikte belirler. Yaş, birliktelik süresi, fiziki istek, çiftler arasındaki sevgi cinsel ilişki sayısını belirleyecektir.
